Isaiah, liseden mezun olduktan sonra geleceğe dair hiçbir planı olmayan, hayatının yönünü bulmaya çalışan genç bir adamdır. Tam her şey durağanlaşmışken, aldığı ufak bir teşvik onun yaşamını tamamen değiştirecek olayların kapısını aralar. Bu küçük adım, Isaiah’ın kendini, hayallerini ve hayattan gerçekten ne istediğini sorgulamasına neden olur.Kendini keşfetme yolculuğuna çıkan Isaiah, eski dostlarıyla yeniden bağ kurar, uzun süredir ihmal ettiği ailesiyle ilişkilerini onarmaya başlar. Bu süreçte karşısına çıkan biri ise ona sadece yeni bir bakış açısı kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda hayallerinin peşinden gitmesi için ihtiyaç duyduğu cesareti verir.

Genç bir anne ve fedakâr bir eş olan Layla, ailesiyle birlikte uzak ve muhafazakâr Hristiyan dağlarında bir yaz tatili geçirir. Geleneklerin ve toplum baskısının gölgesinde geçen hayatı, tesadüfen tanıştığı bir Fransız adamla bambaşka bir yöne evrilir. Bu karşılaşma, Layla’nın kendi kimliğini, kadınlığını ve hayattaki yerini sorgulamasına neden olur. Layla, toplumun ona dayattığı rolleri ve sınırları aşmak, özgürlüğünü kazanmak ve içindeki gücü keşfetmek için cesur bir yolculuğa çıkar.

Babası rahatsızlanınca New York’taki hayatını geride bırakıp İtalya’daki aile evine dönen Emma, burada geçmişin gölgesinde saklanan korkunç bir sırla yüzleşir. Yalnız kaldığı gecede, eski bir radyodan gelen uğursuz seslerle ve ona musallat olan şeytani bir varlıkla mücadele etmek zorunda kalır. Lanetli radyonun ardındaki karanlık gerçeği çözmeden, hem kendi hayatını hem de sevdiklerini kurtarması imkânsızdır. Gerilimin giderek tırmandığı bu hikâye, izleyiciyi geçmişle hesaplaşmanın ve karanlık sırların içine çekiyor.

Belgesel yapımcısı Norman Graysmith, ülke çapında aranan seri katil Aidan Mendle’dan aldığı beklenmedik davetle hayatının fırsatını yakaladığını düşünür. Aidan’ın saplantılı cinayet dürtülerini ve karanlık geçmişini kayıt altına alan Norman, kısa sürede işin göründüğü kadar kolay olmadığını fark eder. Aidan’ın ilk cinayet girişimi başarısız olunca, belgesel projesi giderek tehlikeli ve kontrol edilemez bir hâl alır. Gerilim ve kara mizahın iç içe geçtiği bu hikâyede Norman, hem belgeselini hem de hayatını kurtarmak için psikopat bir zihinle tehlikeli bir oyuna girmek zorunda kalır.

Uykusuz gecelerle boğuşan yalnız bir müzisyen, gizemli bir yabancıyla yollarının kesişmesiyle kendini beklenmedik bir yolculuğun içinde bulur. Bu yabancı, ona yalnızca kayıp melodileri değil, varoluşun en derin sırlarını da sunacaktır. Müzisyen, çıktığı bu ruhsal ve fiziksel yolculukta kendi geçmişiyle, korkularıyla ve gerçek kimliğiyle yüzleşirken, hayatı boyunca bildiği her şeyi yeniden sorgulamak zorunda kalır. Kendini keşfetme ve kabulleniş temalarını işleyen bu etkileyici hikâye, izleyicisini içsel bir yolculuğa davet ediyor.

Issız bir bölgede derin deniz dalışı yapan iki kız kardeş Drew (Sophie Lowe) ve May (Louisa Krause), aniden meydana gelen dev bir heyelanla kendilerini ölümcül bir tuzağın içinde bulur. Kayaların denize sürüklenmesiyle May, 28 metre derinlikte sıkışıp hareketsiz kalır. Saniyeler hızla tükenirken oksijen seviyesi kritik seviyelere düşer ve kardeşini hayatta tutmak Drew’un cesaretine bağlıdır.Hiçbir yardımın gelme ihtimali olmayan bu hayatta kalma savaşında, Drew kendi sınırlarını zorlayacak, en büyük fedakârlığı göze alacak ve kardeşini kurtarmak için doğanın acımasız şartlarına meydan okuyacaktır.Gerilim dolu The Dive, nefes kesen derin su sekansları ve kardeşlik bağının gücünü konu alan duygusal bir mücadeleyi ekrana taşıyor. Yönetmenliğini Maximilian Erlenwein’ın üstlendiği film, İskandinav yapımı Breaking Surface’ın yeniden uyarlaması olarak dikkat çekiyor.

Hindistan’ın Bollywood hayranı kasabası Malegaon’da geçen bu dokunaklı hikâye, tutkulu bir amatör film yapımcısı olan Nasir Shaikh’in hayallerini konu alıyor. Monoton ve zorlu günlük yaşamdan uzaklaşmak isteyen Malegaon halkı, Bollywood filmleriyle nefes alırken Nasir, bu tutkuyu şehri için özel bir projeye dönüştürmeye karar verir.Kasabanın sıradan insanlarından oluşan renkli bir ekiple kolları sıvayan Nasir, hayallerden ilhamla hazırladığı filmini çekebilmek için imkânsızlıklara ve zorluklara rağmen yılmadan çalışır. Malegaon Ka Kahani, azim, dostluk ve sinema sevgisiyle dolu samimi bir hikâye sunarken; küçük bir topluluğun, büyük hayaller peşinde nasıl bir araya geldiğini etkileyici bir dille gözler önüne seriyor.

Amsterdam’daki Apple Store’da yaşanan gerçek bir rehine krizinden ilham alan iRehine, izleyiciyi nefes kesen bir ölüm kalım mücadelesinin tam ortasına taşıyor. Yönetmen koltuğunda Tehlikeli Saatler ve Mocro Maffia ile tanınan Bobby Boermans'ın oturduğu filmde, senaryo ise Simon de Waal imzası taşıyor.Film, silahlı bir saldırganın mağazada bulunanları rehin almasıyla başlıyor. Olayın merkezinde ise, orada tesadüfen bulunan Bulgar kökenli bir adam yer alıyor. Saldırgan, rehineler ve ilk müdahale ekiplerinin gözünden anlatılan hikâye; hayatta kalma içgüdüsü, korku, cesaret ve terörün insanlar üzerindeki kalıcı etkisini çarpıcı bir şekilde ekrana taşıyor. Gerilim ve duyguyu harmanlayan iRehine, izleyiciyi son dakikasına kadar diken üstünde tutacak türden.

1991 yılının sıcak Nebraska yazında, ayrılmaz iki dost AJ ve Moose’un hayatı büyük hayaller ve küçük belalarla doludur. Köpek yarışlarında bahis oynayıp ev yapımı bira satarak para kazanma planları suya düşünce, ikili kendilerini kasabanın eski, bakımsız havuz büfesinde çalışırken bulur.Zengin olma ve yazı unutulmaz kılma hayalleri tam da bu sırada cankurtaran Brooke’un ortaya çıkmasıyla iyice karmaşık bir hâl alır. Brooke’un havalı tavırları ve etkileyici kişiliği, AJ ve Moose’un dostluğunu ve yaz için yaptıkları planları sarsar. Gençlik, dostluk, yaz aşkı ve hayal kırıklıkları üzerine sıcak bir nostalji filmi olan Nebraska Yazı, 90’lar ruhunu ve büyümenin getirdiği çatışmaları mizah ve duyguyla harmanlıyor.

Film, zorlu yaşam koşullarına rağmen eğitim hayalini gerçekleştiren genç bir Afrikalı Amerikalı olan Robert Peace’in etkileyici hikâyesini anlatıyor. Newark’ın tehlikeli sokaklarında büyüyen Robert, azmi ve zekâsıyla prestijli Yale Üniversitesi’ne kabul edilir. Burada moleküler biyokimya ve biyofizik alanında üstün başarılar elde eder.Ancak Robert için geçmişini tamamen geride bırakmak kolay olmayacaktır. Ailesi, arkadaş çevresi ve büyüdüğü mahallenin gölgesi, hayatının en parlak döneminde bile peşini bırakmaz. Film, bir yandan Robert’ın akademik başarısını ve kişisel mücadelesini, diğer yandan ise onu çekmeye çalışan karanlık geçmişle yüzleşmesini çarpıcı bir şekilde işliyor.

New Mexico’nun ıssız ve kavurucu çöl yollarında tek başına araba süren genç bir kadın, kendini kabus gibi bir hikâyenin içinde bulur. Masum görünümlü bu kasaba, aslında karanlık sırlar ve yozlaşmış düzenin hüküm sürdüğü bir yerdir. Genç kadın, bölgede kaybolan kadınların arkasındaki isim olan, mesleğini sapkınca emelleri için kullanan psikopat kasaba şerifinin hedefi haline gelir.Amansız bir kedi-fare oyunu başlar. Şerif’in tuzakları ve acımasız takibi karşısında hayatta kalmak için zeka, cesaret ve hızını kullanmak zorunda kalan genç kadın, çölün ortasında kendi hayatta kalma savaşıyla yüzleşir.

“Reagan”, Amerika Birleşik Devletleri’nin 40. başkanı Ronald Reagan’ın sıra dışı yaşam hikâyesini beyaz perdeye taşıyor. Film, Reagan’ın ergenlik yıllarından başlayarak, sinema oyunculuğu kariyerine, ABD Sinema Oyuncuları Birliği başkanlığı dönemine ve nihayetinde ülke yönetimine uzanan yolculuğunu konu alıyor.Oyunculuktan siyasete uzanan bu etkileyici hikâye, Reagan’ın sanatsal tutkuları, Hollywood’daki yükselişi ve siyasi kimliğinin şekillendiği yıllara da derinlemesine ışık tutuyor. Döneminin önemli sosyal ve siyasi olaylarına da değinen film, Reagan’ın idealleri, aile hayatı ve başkanlık sürecinde aldığı kritik kararları gözler önüne seriyor.Biyografi ve dram türündeki bu yapım, Amerikan tarihinin en dikkat çeken figürlerinden birinin perde arkasını, başarıları ve kırılma noktalarıyla birlikte anlatıyor.

Elmas kaçakçılığının tehlikeli ve acımasız dünyasında geçen hikâye, sıradan bir işçi sınıfı adamının, karanlık yeraltı dünyasında hayatta kalma ve intikam mücadelesini anlatıyor. Hayatını zorluklarla sürdüren Vural, istemeden de olsa uluslararası bir elmas kaçakçılığı şebekesinin oyununa düşer.Sevdiklerini korumak ve hesabını temizlemek zorunda kalan Vural, kısa sürede kanlı hesaplaşmaların ve kirli anlaşmaların tam ortasında, anti-kahraman kimliğine bürünmek zorunda kalır. Güçlü düşmanlar, ihanet ve ölümcül sırların arasında hayatta kalmanın tek yolu, kuralları onun koyduğu bir oyun oynamaktır.

Bir zamanlar ayrılmaz dost olan iki kadın, yıllar içinde yaşanan kırgınlıklar ve rekabet yüzünden birbirlerinin ezeli düşmanına dönüşmüştür. Ancak hayat, onlara sürpriz bir oyun oynar. Çocukları birbirine delicesine âşık olunca, mahallede tansiyon giderek yükselir.İki anne, bu aşkı engellemek ve birbirlerine üstünlük sağlamak için türlü entrikalara ve komik hamlelere başvurur. Tatlı sert bir rekabetin ortasında, mahalledeki herkes bu eğlenceli savaşın parçası haline gelir. Aile bağları, dostluk ve aşkın sınandığı bu hikâye, bol kahkaha ve sıcak anlarla dolu.

Kıyamet sonrası bir dünyada, hayatta kalmanın en değerli şey olduğu zamanlarda, genç bir çiftlik kızı, ailesine ait paha biçilemez bir yadigarın izini sürmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Yalnızca karanlık ve umutsuzlukla dolu bu topraklarda değil, kendi iç dünyasında da kaybolan genç kadın, kayıp hatıraların ve gölgelerle dolu geçmişin peşindedir.Yolculuğu, onu O’Dessa adı verilen gizemli ve çürümüş bir şehre götürür. Burada hayatını sonsuza dek değiştirecek kişiyle — tek gerçek aşkıyla — karşılaşır. Ancak önünde durması gereken daha büyük bir engel vardır: Ruhunu kurtarmak ve kaderini belirlemek için şarkının ve insan kalbinin gücünü test eden ölümcül bir sınav.Fantastik unsurlar, duygusal derinlik ve post-apokaliptik atmosferi harmanlayan O’Dessa, kader, aşk ve insan ruhunun karanlıkta bile parlayabilme hikâyesini anlatıyor.

G20 zirvesine yönelik büyük bir saldırı planlandığında, ABD Başkanı Danielle Sutton (Oscar ödüllü Viola Davis) bir numaralı hedef haline gelir. Aksiyon dolu bu heyecan verici macera filminde, saldırganlar tarafından yakalanmaktan son anda kurtulan Sutton, ailesini korumak, ülkesini savunmak ve dünya liderlerini tehlikeden uzak tutmak için zekâsını ve stratejik düşünme yeteneğini kullanmak zorunda kalır. Bu nefes kesici gerilim, başkanın ve etrafındaki güvenlik ekibinin her adımda hayatta kalma mücadelesi verirken, dünyayı kaosa sürükleyecek tehditlere karşı nasıl bir araya geldiklerini gösteriyor.

Jab, çocuk ıslah evinin en asi ve problemli çocuğu olarak tanınırken, bir gün hiç beklenmedik bir şekilde kardan heykel takımı kaptanı olarak seçilir ve kurnaz öğretmeni Kru Chom’un gözetiminde uluslararası bir kardan heykel yarışmasını kazanmaya çalışırken kendini bulur. Karın hiç yağmadığı bir ülkeden gelen bu grup, zorlu bir eğitim sürecine katılmak zorunda kalır; hem fiziksel hem de psikolojik dayanıklılıklarını sınayacakları ağır eğitimler, alaylar, çatışmalar ve ailelerinden gelen sınırlı destekle başa çıkmak zorundadırlar. Ancak tüm bu engellere rağmen, bu çocuklar birbirlerine güvenmeyi ve birlikte hareket etmeyi öğrenerek sadece yarışmayı kazanmakla kalmaz, aynı zamanda kendilerine olan inançlarını yeniden keşfederler. Sonuçta, bu zorlu yolculuk, onlara yalnızca başarıyı değil, kendi değerlerini kanıtlama fırsatı sunar.

Kayınvalide (Kathryn Hunter), evine taşındıktan sonra, yeni evli ve hamile olan Belinda’nın (Brandy Norwood) hayatı kabusa dönüşür. Her şey normal gibi görünse de, kayınvalidesinin gelişi, gizemli ve karanlık bir değişimin başlangıcı olur. Şeytani bir varlık, evdeki huzuru bozar ve Belinda'nın çocuğuna zarar vermek için elinden geleni yapmaya başlar.Belinda, bu karanlık tehdide karşı koymak zorunda kalır ve bu süreçte, çizgiyi nerede çekeceğini belirlemek ona kalır. Ailesi ve geleceği arasında bir denge kurmak için, hem fiziksel hem de ruhsal sınırlarını aşması gereken Belinda, bir yandan da doğacak bebeği için savaşmak zorundadır.

The Wasp, yıllar sonra tekrar bir araya gelen iki çocukluk arkadaşının dokunaklı ve sürükleyici hikayesini anlatıyor. Heather ve Carla, uzun yıllar boyunca birbirlerinden uzak kaldıktan sonra, bir fincan çay içmek için buluşurlar. Ancak, eski dostlar bir araya geldiklerinde, Heather’in beklenmedik bir teklif sunması, onların hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek bir dönüm noktasına yol açar.İki eski arkadaşın yıllar sonra yeniden kurdukları bağ, yalnızca geçmişe dair anıları değil, aynı zamanda geleceğe yönelik gizemli ve derin bir değişimi de beraberinde getirir. Heather’ın sunduğu teklif, Carla için hem şaşırtıcı hem de hayatının dönüm noktası olacaktır.

Biyolojik olarak baba ve oğul olmadıklarını öğrenen Gallo ve Benito, gerçeği bulmak ve geçmişi keşfetmek için Meksika'ya doğru yola çıkarlar. Televizyon yapımcısı olan Gallo, büyük bir kayıptan sonra hayatının en beklenmedik dönemecine gelir. Verdiği sözü yerine getirmek için harekete geçen Gallo, oğlu Benito'yu ve eski bir aile dostu olan Diana'yı yanına alarak duygusal ve mizahi bir yolculuğa çıkar.Bu yolculuk, onları sadece Meksika'nın renkli ve hareketli sokaklarında değil, aynı zamanda geçmişlerine ve kendi içsel dünyalarına da götürür. Yolda, eski tanıdıklarıyla yeniden bağ kuran Gallo ve Benito, sadece kendileriyle ilgili önemli gerçekleri öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda sahip oldukları değerlerin ve aile bağlarının kıymetini de keşfederler.

Joker: İkili Delilik, Gotham'ın karanlık sokaklarında yaşayan bir adamın psikolojik çöküşünü ve toplumsal dışlanmışlığını ele alan derin bir karakter çalışmasıdır. Film, Arthur Fleck'in normal bir insan olma çabalarını, yaşadığı travmalar ve toplumun ona uyguladığı baskılarla nasıl yerle bir olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak bu kez, hikâye sadece tek bir zihinle değil, aynı zamanda Fleck'in içinde bulunduğu ikili bir deliliğin çatışmasıyla ilerliyor.Arthur'un zihinsel bozuklukları, ona iki ayrı gerçeklik arasında gidip gelme hissi verirken, bu çelişkili dünyada bir yandan toplumun acımasızlığına karşı isyan ederken bir yandan da kendi kimliğini bulmaya çalışıyor. Joker: İkili Delilik, kahraman olma yolundaki çatışmaları ve kahramanlık kavramının ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu sorgulayan bir yapım olarak, izleyicisini sürekli bir belirsizlik içinde bırakıyor.

İtalya'nın Pisa şehrine, özel bir eğitim programına katılmak üzere seçilen İtalyan-Amerikan restoran zinciri müdürü, Avrupa'nın büyüsü ve romantizmi içinde kaybolmayı hayal etmektedir. Ancak, bu yolculuk düşündüğü gibi egzotik bir kaçıştan çok daha farklı bir hal alır ve muhtemelen çok daha tehlikeli bir hale gelecektir.

Royalteen, hatalarla yüzleşmeyi, korkuların üstesinden gelmeyi ve internetin gücünü keşfetmeyi anlatan bir aşk hikayesidir. Prens Karl Johan (Mathias Storhøi), arkadaşları tarafından Kalle olarak bilinir ve şehre yeni taşınan Lena (Ines Høysæter Asserson) ile tanıştıktan sonra aralarında güçlü bir çekim oluşur. Ancak Lena, Kalle’ye karşı hisleriyle birlikte, bu ilişkiye dair pek çok endişeye sahiptir.Kalle, sosyal etkinliklere ve partilere olan ilgisiyle tanınır, sıkça magazin haberlerinde yer alır ve dedikodu bloglarının gündeminde olur. Lena, bir süre boyunca isimsiz olarak yazdığı blogda, Prens Kalle’nin özel hayatını gözler önüne serer. Ancak zamanla, kimliği ifşa olur ve bu durum her iki tarafı da zor bir durumda bırakır.Lena'nın sakladığı büyük sır ise, ilişkiyi daha da karmaşık hale getirir. Memleketinden ayrılma kararının ardında, kimseye açıklamadığı derin bir sebep vardır. Kalle ile kurduğu ilişki, ikisinin de hayatını beklenmedik bir şekilde şekillendirirken, onları içsel çatışmalarla ve dışarıdan gelen baskılarla yüzleştirir.

Tokyo’da yaşayan İngilizce öğretmeni Margaret, acı dolu geçmişini geride bırakmaya çalışırken, gizemli bir yakuza olan Kazu ile tanışır. Kazu ile olan ilişki, Margaret için tehlikeli bir yol olsa da, genç kadın kalbine karşı koyamaz. Margaret, karanlıkla ışık arasındaki ince çizgide, hem kendisini hem de sevgiyi bulmaya çalışır.

Kaśka ve Patryk, birbirlerinin sadakatsizliğinden şüphe duymaya başlarlar ve bu durum, aralarındaki aşkı ciddi şekilde sınar. Komşularının sürekli ilişkilerine müdahale etmeleri ise işleri daha da karmaşık hale getirir.

Gelecekte iklim değişikliğinin hükümetin aldığı sert önlemlerle toplumu bir iç savaşın eşiğine getirdiği distopik bir dünyada geçiyor. Toplumun çeşitli kesimlerinden yükselen huzursuzluklar, giderek artan bir gerilime yol açar ve insanlar hayatta kalabilmek için güvenli bir yer arayışına girerler. Bu kaos içinde, Nia, kız kardeşi Penny ve erkek arkadaşı Ethan, gözlerden uzak bir sığınakta saklanarak hayatta kalmaya çalışmaktadırlar.Ancak etraflarındaki dünya hızla değişmektedir ve sığınaklarında güvende kalabilmek için birbirlerine daha da sıkı bağlanmaları gerektiğini bilirler. Bir gün, kapılarında beliren milis lideri ve takipçileri, hayatlarını alt üst eder. Silahlı milis grubu, hükümetin iklim değişikliği nedeniyle aldığı kararları protesto eden ve bu tedbirleri uygulayanları hedef alan öfkeli insanlardan oluşmaktadır.Nia, Penny ve Ethan, milis lideriyle karşı karşıya kaldıklarında, içinde bulundukları tehlikenin boyutunu tam olarak anlamaya başlarlar. Sığınaklarının keşfedilmesi, onları sadece fiziksel bir tehdit altına sokmakla kalmaz, aynı zamanda aralarındaki güveni ve bağları da test eder. Film, hayatta kalma mücadelesi, dayanışma ve insan doğasının sınavını izleyicilere heyecan dolu bir şekilde sunarken, iklim değişikliği ve toplumsal çatışmaların getirdiği derin etkileri gözler önüne serer.Bu distopik hikaye, izleyicilere yalnızca gerilim dolu bir macera değil, aynı zamanda içinde bulundukları dünyaya dair düşündürücü bir perspektif de sunar.

İyi eğitimli bir suikastçı olan Dominique'in, Güney Amerika'da geçmişinden kaçıp yeni bir hayata başlama çabalarını konu alıyor. Ancak, Dominique çok geçmeden, şiddet ve yolsuzlukla boğuşan bir kasabada sıkışıp kalır. Polis ve mafyanın acımasız saldırılarıyla karşı karşıya kalan Dominique, kasabada tanıştığı masum bir ailenin hayatını korumak zorunda kalır. Şiddet ve tehlikelerle dolu bir dünyada, Dominique, kendi hayatı ve ailenin güvenliği arasında zor bir seçim yapmak zorundadır.

Ridley Scott'ın yönettiği All the Money in the World, dünyanın en zengin adamlarından biri olan petrol milyarderi Jean Paul Getty'nin, torunu kaçırıldıktan sonra fidye ödemek istememesiyle gelişen dramatik olayları anlatıyor. Film, Getty'nin 16 yaşındaki torunu John Paul Getty III'ün kaçırılmasının ardından yaşananları merkezine alır. Getty, oğlunun talep ettiği fidyeyi reddeder ve bunun yerine torununun serbest bırakılması için mücadele eden aile üyeleri ve bir dedektifin çabaları devreye girer. All the Money in the World, zenginlik, aile bağları ve insan onuru üzerine düşündüren bir gerilim filmi olarak, fidye ödemek yerine prensiplerinden ödün vermeyen Getty'nin tutumu ve torununun özgürlüğü için verdiği mücadelenin karmaşıklığını gözler önüne serer.