Henüz 17 yaşında olan isyankâr Raquel, hayatını baştan yazmak üzere São Paulo'ya gelir. Hayali sıradan değildir: telekız olmak. Bir yandan üniversite eğitimine devam ederken diğer yandan karanlık sokakların ve gizli dünyaların kapılarını aralar. Zamanla bu dünyanın içinde profesyonel bir fahişeye dönüşür. Ancak Raquel’in hikâyesi burada bitmez.Yaşadıklarını bir blogda kaleme almaya başlar. Kendi sözleriyle anlattığı deneyimleri kısa sürede dikkat çeker. Fakat içinde bulunduğu ikili yaşam, onu fiziksel ve ruhsal olarak yıpratır. Sonunda, yaşadığı derin travmalar onu hastanelik edecek kadar ağır bir komaya sürükler.

Hell of a Summer, 24 yaşındaki kamp danışmanı Jason Hochberg’in, genç iş arkadaşlarıyla arasındaki bağı güçlendirmek için Camp Pineway’e gelişini konu alıyor. Jason, en büyük sorununun kuşak farkı olduğunu düşünse de, bilmediği şey kamp alanında gizlenen maskeli bir katilin danışmanları tek tek avladığıdır. Neşeli bir yaz kampı, korku dolu bir kabusa dönüşürken, Jason ve hayatta kalanlar, katilin kim olduğunu öğrenmek ve hayatta kalmak için zamana karşı yarışmak zorundadır.

Amerikalı bisikletçi Greg LeMond, çocukluk travmaları, cinsel istismar, ihanet ve ölümle yüzleşerek, spor dünyasının en ilham verici zaferlerinden birine imza atmıştır. Silahlı bir kaza sonrası profesyonel kariyerinin bittiği düşünülürken, LeMond pes etmeyerek 1989 Tour de France’da tarihin en dramatik finallerinden birine imza atar. Saniyelerle kazanılan bu efsanevi yarış, yalnızca bir bisiklet mücadelesi değil, insan iradesinin sınırlarını zorlayan bir destandır.

Bir zamanların efsanevi DJ'i Scorpex (Vincent Cassel), unutulmaya yüz tutmuşken, Fransız İstihbarat Teşkilatı'ndan (DGSI) sıra dışı ajan Rose (Laura Felpin) ona beklenmedik bir teklif sunar. Genç rakibi Vestax (Mister V) ile bağlantılı olan gizemli bir suç çetesini çökertmesi karşılığında, müzik sahnesine geri dönme şansı verilecektir.Scorpex, bu görevi kariyerini yeniden canlandıracak bir fırsat olarak görse de, kendisini sadece müzik dünyasında değil, yeraltı suç ağında da ölümcül bir savaşın içinde bulur. Beat'lerin ve ihanetin birbirine karıştığı bu hikâyede, zirveye giden yolun bedeli tahmin ettiğinden çok daha ağır olacaktır.

Exorcism Chronicles: Başlangıç, kadim büyüler ve şeytani varlıkların gölgesinde geçen tüyler ürpertici bir mücadeleyi konu alıyor.Gizli büyülerle uğraşan eski dostu, Peder Park’tan yardım istediğinde, onu sıradan bir şeytan çıkarma ritüelinden çok daha büyük bir tehdit beklemektedir. Olağanüstü güçlere sahip bir çocuğu şeytani bir efendiden korumak için sadece doğaüstü varlıklarla değil, aynı zamanda kendi geçmişinin karanlık sırlarıyla da yüzleşmek zorunda kalır.Her ipucu onu kadim bir tarikatın izlerine götürürken, Peder Park insanlığın kaderini belirleyecek bir savaşın tam ortasına sürüklenir. Ancak bu kez şeytan, yalnızca ruhları değil, onun inancını da ele geçirmeye kararlıdır.

Maddi sıkıntılar içinde olan Elena, gizemli ve varlıklı bir adam için erotik hikâyeler yazmaya başlar. Ancak yazıları derinleştikçe, kendisini cinsel keşifler ve arzularla dolu bir dünyanın içinde bulur. Hayatı ve ilişkileri giderek daha karmaşık bir hal alırken, yazdıkları ile gerçek dünyası arasındaki sınırlar belirsizleşmeye başlar. Paris'in bohem atmosferinde geçen bu tutkulu hikâye, Elena’nın özgürlüğünü ve kadınlığını keşfetmesini konu alırken, erotizm ve sanatsal ifade arasındaki ince çizgiyi ustalıkla işler.

Özgürlüğüne düşkün bir sörfçü olan Zephyr, okyanusun gücüne ve dalgaların ritmine hayrandır. Ancak bir gün, karanlık bir takıntıya sahip gizemli bir adam tarafından kaçırılır. Seri katil, Zephyr’i izole bir teknede tutsak ederek onu en büyük korkusuyla yüzleşmeye zorlar: aç köpekbalıkları.Katilin, köpekbalıklarına ritüel bir besleme yapma saplantısı vardır ve Zephyr’in zamanı tükenmektedir. Hayatta kalmak için sadece zekâsını ve çevikliğini kullanarak bu ölümcül oyundan kurtulmalı, katilin akıl oyunlarını alt etmeli ve açık denizde özgürlüğüne kavuşmanın bir yolunu bulmalıdır.

Zack ve ekibi, birbirinden tuhaf ve tehlikeli yaratıklarla dolu büyülü bir diyarda, kaybolan ikiz kardeşi Kyle’ı bulmak için zorlu bir maceraya atılır. Normalde devasa bir yaratık olan ama yanlış giden bir büyü yüzünden minik kalan Wowo, bilge büyükannesi NaiNai ve yaratıklarla konuşabilen Indiana, bu serüvende ona eşlik eder. Zack’in kaderi, yalnızca sihir yeteneklerini geliştirmesine değil, aynı zamanda cesaretini ve zekasını nasıl kullanacağına da bağlıdır.Tehlikelerle dolu bu dünyada Zack, büyünün ve dostluğun gücünü keşfederken, kardeşini kurtarmak için hiç beklemediği fedakarlıklar yapmak zorunda kalacaktır. Peki, Zack bu fantastik yolculukta sihrini ustaca kullanmayı öğrenerek Kyle’ı bulabilecek mi, yoksa bu dünya onu da mı yutacak?

Yazın kavurucu sıcağında Fransız Rivierası'nın büyüleyici kıyılarında geçen hikaye, 18 yaşındaki Cecile'in özgür ruhlu yaşamını altüst eden beklenmedik bir ziyaretle başlar. Yakışıklı, çapkın babası Raymond ve genç kız arkadaşı Elsa ile birlikte günlerini tembelce geçiren Cecile, anne figüründen yoksun büyümenin getirdiği sınırsız bir hayatın tadını çıkarmaktadır. Ancak, ölen annesinin eski arkadaşı Anne’in ziyaretiyle bu rahat düzen tehlikeye girer. Sofistike ve disiplinli Anne’in gelişiyle Cecile, babasının ve kendi yaşam tarzının tehdit altında olduğunu hisseder.Yavaş yavaş Anne'i ailelerinden uzaklaştırmak için karmaşık bir plan yapmaya başlayan Cecile, kendini kıskançlık, gençlik bunalımları ve duygusal manipülasyonlarla dolu karanlık bir oyunun içinde bulur. Ancak planları, sıcak yaz güneşinin altındaki bu cennet gibi ortamda trajik sonuçlara yol açacak bir dizi olayın fitilini ateşler.

2030 yılında geçen distopik bir gelecekte, dünya ekonomi krizlerinin yıkıcı etkileriyle tamamen durma noktasına gelmiş, küresel ısınmanın tetiklediği çevresel felaketler gezegeni yaşanması zor bir yere dönüştürmüştür. İnsanlar su, temiz hava ve enerji kaynakları için hayatta kalma mücadelesi verirken, totaliter bir rejim düzeni kontrol altında tutmak için acımasız kurallar koymuştur. Nicolas Cage, adalet arayışına çıkmış yalnız bir adamı canlandırırken, Hugh Dillon ve Sarah Lind’in karakterleri ise sistemi çökertme ve eski dünyanın kalıntılarından yeni bir düzen kurma hayalleri peşinde tehlikeli bir direniş hareketine katılır. Hayatta kalmak için hem doğanın hem de insanlığın en karanlık yüzüyle mücadele etmeleri gerekecektir.

Londra’nın diplomasi sahnesinde hızla yükselen genç bir diplomat, itibarlı bir pozisyonun verdiği güç ve özgürlükle büyülenir. Ancak, nüfuzlu bir aileden gelmenin sağladığı ayrıcalıklar ve göz kamaştırıcı bir hayatın cazibesine kapıldığı sırada, kısa süreli ve düşüncesizce yaşadığı bir ilişki, hayatını altüst eder. Kendini uluslararası entrikalar, siyasi sırlar ve ölümcül bir komplonun ortasında bulan diplomat, bir yandan kariyerini kurtarmaya çalışırken bir yandan da kime güvenebileceğini sorgulamak zorunda kalır. Bu tehlikeli oyunda, yaptığı her hamle hem uluslararası düzeni hem de kendi geleceğini belirleyecek bir düğüme dönüşür.

Bir anda kendini korkunç bir kâbusun içinde bulan sıradan bir adamın mücadelesini anlatan bu hikaye, yozlaşma ve adaletsizliğin kol gezdiği bir hapishanede geçiyor. Haksız yere hapse atılan baş kahraman, içeride dönen karanlık ve acımasız oyunların farkına vardıkça hayatta kalmanın yalnızca fiziksel değil, zihinsel bir savaş da gerektirdiğini anlar. Güvensizlik, vahşet ve çarpık kuralların egemen olduğu bu ortamda, adaletin gölgesinde kaybolmamaya çalışarak hem kendi sınırlarını keşfeder hem de sistemin en derin noktalarına inen bir direniş hikayesine adım atar.

Ailesiyle birlikte piknik yapmak için ormana giden çocuk, tesadüfen nesli tükenmekte olan bir kaplanla karşılaşır. Kısa sürede bu muhteşem hayvanla güçlü bir bağ kuran küçük kahraman, kaplanın avcılar tarafından hedef alındığını öğrenince onu kurtarmak için kolları sıvar. Gerçek bir süper kahraman gibi davranmak zorunda kalan çocuk, doğanın ve masum canlıların korunması adına unutulmaz bir kurtarma operasyonuna atılır ve hem kendine hem de çevresine ilham verecek cesur bir yolculuğa çıkar.

Genç ve azimli bir polis memuru, karmaşık bir dava üzerinde çalışırken kendisini yozlaşmış yetkililer, karanlık sırlar ve tehlikeli bir yeraltı örgütüyle çevrili bulur. İlerlemesi engellenmeye çalışılsa da vazgeçmeyen memur, örgütün derinlere kök salmış yolsuzluk ağını çözmeye kararlıdır. Ancak bu süreçte aldatmacalar ve ihanetlerle karşı karşıya kalırken, kime güvenebileceğini sorgulamak zorunda kalır. Hayatını riske atsa da adaleti sağlama umuduyla destansı bir mücadeleye girişir ve ölümcül bir kapışmanın ortasında hayatta kalmak için sınırlarını zorlar.

Lüks bir otelin perde arkasındaki görünmez kahramanları olan valeler, garsonlar ve barmenler, gündüzleri sıradan birer çalışan gibi görünürken, geceleri araba hırsızları olarak bambaşka bir kimliğe bürünürler. Zengin müşterileri takip eden bu yetenekli sürücüler, yoldayken araçları hedef alarak kusursuz soygunlar gerçekleştirirler. Ancak işler, en büyük ve son vurgunlarını planladıkları sırada kontrolden çıkar. Otelin şüphelenen müdürü, bu tehlikeli ekibi durdurmak için acımasız bir tetikçi kiralar. Tehlike her adımda yaklaşırken Nora, Zoe, Steve ve Prestance, hayatta kalmak ve en büyük soygunlarını başarıyla tamamlamak için zekalarını ve becerilerini sonuna kadar kullanmak zorundadır. Adrenalin, ihanet ve gerilim dolu bir mücadele başlamak üzeredir.

ABD tarihinin en büyük banka soygunlarından birini konu alan film, bir suç dehasının, genç ve zeki banka çalışanlarından oluşan bir ekibi 80 milyon dolarlık devasa bir vurgun için işe almasını anlatıyor. Plan, karmaşık detayları ve risklerle doludur; ancak ekip, sistemin açıklarını kullanarak adım adım büyük soyguna hazırlanır. Heyecan ve gerilim dolu bu hikâye, paranın, ihanetin ve adaletin sınırlarını zorlayarak izleyiciyi nefes kesen bir suç serüvenine sürüklüyor.

The Life of Chuck, Charles Krantz’ın yaşamını ters zaman çizelgesi üzerinden anlatan etkileyici bir drama. Hikaye, Charles’ın beyin tümörü nedeniyle ölümünden başlayarak, adım adım geçmişine doğru ilerler ve sonunda, çocukluk yıllarını geçirdiği sözde perili bir eve kadar uzanır. Film, bireyin hayatındaki sıradan gibi görünen anların aslında ne kadar derin ve anlam yüklü olabileceğini keşfederken, ölüm, yaşanmışlık ve zamanın doğası üzerine düşündürücü bir yolculuk sunuyor. Bu sürükleyici yapım, izleyiciyi hayatın kırılma anlarına ve geçmişin gölgesinde saklı kalan duygulara tanıklık etmeye davet ediyor.

Bu dramatik gerilim hikâyesi, Nancy Vandergroot’un sakin ve düzenli görünen yaşamının ardındaki sırları açığa çıkarıyor. Holland, Michigan’daki huzurlu yaşamı, kocasının karanlık bir sır taşıdığından şüphelenmesiyle sarsılır. Nancy, yardımsever bir meslektaşıyla şüphelerini araştırmaya başladıkça, ortaya çıkan ipuçları evliliğini, ailesini ve kendi kimliğini sorgulamasına neden olur. Giderek daha tehlikeli bir hale gelen bu arayış, Nancy’yi tahmin bile edemeyeceği bir gerçeğe götürür ve hayatını geri dönüşü olmayan bir şekilde değiştiren bir yüzleşmeye sürükler.

"Escape from Germany," Ağustos 1939'da, İkinci Dünya Savaşı'nın eşiğindeki Nazi Almanyası'nda görev yapan 85 Amerikalı LDS misyonerinin yaşadığı gerçek bir kaçış hikayesini anlatıyor. Hitler’in ordusu sınırları kapatırken, savaşın karanlık gölgesi altında misyonerlerin hayatları tehlikeye girer. Alman askeri hazırlıkları yoğunlaşırken, kiliselerine hizmet eden bu gençler, hızlıca güvenli bir yere tahliye edilmek zorundadır. Kişisel günlüklerinden ve tanıklıklardan alınan bu etkileyici hikaye, tehlikelerle dolu bir dünyada ilahi koruma, rehberlik ve ilhamın gücünü gözler önüne seriyor. Film, savaşın patlak verdiği kaotik günlerde, inanç, cesaret ve dayanışma üzerine unutulmaz bir yolculuk sunuyor.

Medeniyetin yıkılmasının üzerinden 10 yıl geçmiştir ve dünya, insanlığın yok olmanın eşiğinde olduğu karanlık ve acımasız bir yere dönüşmüştür. Hayatta kalan az sayıda insan için, yamyamlık hayatta kalmanın son çarelerinden biri haline gelmiştir. Bu distopik ortamda, genç bir adam, vahşi bir kabilenin babasını öldürmesi ve sevdiği kadını hayatta tutan değerli ilacı çalması üzerine, tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Elementlerin acımasız koşullarına, vahşi köpek sürülerine ve av peşindeki yamyam gruplarına karşı mücadele eden kahraman, hayatta kalmanın yanı sıra sevdiği kişiyi kurtarmak için insanlığını da korumak zorundadır. Bu zorlu macera, hayatta kalma içgüdüsünün sınandığı, karanlık ve umut kırıntılarıyla dolu bir yolculuğa dönüşür.

Freakier Friday, bu kez daha karmaşık bir aile dinamiğiyle geri dönüyor! Anna artık bir yetişkin ve kendi kızını büyütmektedir. Ancak hayatına yeni bir üvey kızı katılmak üzeredir. Annesi Tess’le bir kez daha zıtlaşan Anna, iki ailenin birleşmesiyle yaşanan zorluklara göğüs germeye çalışırken, hiç beklenmedik bir olay gerçekleşir: Yıllar önceki gibi, bir kez daha beden değiştirirler! Bu sefer işler daha da karışıktır, çünkü yalnızca Tess ve Anna değil, ailenin diğer üyeleri de bu tuhaf değişimden etkilenir. Her biri farklı bedenlerde uyanarak, empati, sabır ve aile bağları üzerine eğlenceli ve duygusal bir yolculuğa çıkar. Komik yanlış anlamalarla dolu bu kaotik deneyim, aile olmanın karmaşık ama vazgeçilmez yönlerini yeniden hatırlatacaktır.